Dün akşam tekila içtim anlatmak isterdim nasıl oldu kimleydim nasıl sarhoş muhabbetleri döndü diye ama şuan çok huysuzum ve bahsetmek istediğin şey bu değil gerçekten. Tekrar tekrar söylüyorum ama ben nefret ediyorum bu meretten.
Sabah kalktım midem yine bir garip, her yerim leş sigara kokuyor, ağzım desen lağım çukurundan hallice, allahım dedim inşallah bu sefer bayılmam. İki sefer bayıldım ben, şimdi izninizle bunu anlatacağım size, iğrenç sarhoş muhabbetlerinin haricinde bence bu konu daha ilginç. Herkes içip içip yaptıkları saçmalıkları anlatır, bende ertesi günün nasıl geçtiğini, böyle de enteresanım yapacak bir şey yok.
Birinci Bayılma
Bu olay bir sene önceki yaz gerçekleşiyor. Ben yine bir akşam evvel saçma sapan bir Ankara mekanında sabahlamışım, votkalar gidip gidip gelmiş, beni de hiç çarpmaz, mesela kızlar iki votkada .mı g.tü dağıtır, arkadaşlarıyla öpüşmeye başlar, kavga çıkartırlar ya da benim etrafımda kızlar böyle yapıyor her neyse, ben yuvarlıyorum votkaları, o zamanlar yine daha iyi içerdim, tabi ben gayet normal olunca kimse demiyor içmeme o kadar. O zamanda bir arkadaşımda kalıyorum, evi tutmuşuz ama daha temizlenmemiş, ertesi gün annemler gelecek sabahın köründe, evimi temizleyip yerleştireceğiz ama ben ne akla hizmetse annemlerin en geç sabah onda geleceklerini bilmeme rağmen yattım sabah yedide, leş alkollüyüm, gözlerimi kapatıyorum sanki salıncaktayım sallan babam sallan neyse sonra uyumuşum.
Sabah annemle babam kapıya dayandı olarak saat dokuz buçuktu, ben açtım kapıyı hoşgeldiniz, beş gittiniz, ben kötüyüm siz geçin eve ben toparlanıp geliyorum dedim, tamam dediler, kapıyı kapattım işte o anda her yer dıştan içe doğru kararmaya başladı, dedim Allahım sana geliyorum, ben yapıştım yere, çarptım kafayı.
Arkadaşım uykusunda hiçbir şeyin farkında değil. Ben sonra kendime geldim, gittim attım yatağa kendimi, tövbe dedim içmeyeceğim bir daha bu kadar. Tabi ben annemlerin yanına üç dört saat sonra gidebildim, kafam davul gibi şişmiş, kolumu kaldıracak halim de yok, açık açık da söyleyemiyorum ben akşamdan kalmayım diye, annem bana yerleri sil, koltukları sil, toz al, balkonu yıka, camı sil diyo ben ayakta duramıyorum. Tabi babam sonra o halime çok sinirlendi, biz senin için gecenin beşindede kalktık geldik, anneannenle deden de geldiler -evet o rezil halimi onlar da gördü- senin halin ne , böyle kız çocuğu mu olur böyle evlat mı olur diye girdi kendi kendine bir söylenme yarışına, diyemiyorum baba ben dün gece kaç votka içtiğimi bile hatırlamıyorum sen ne diyorsun diye , susuyorum tamam napıyım yerlerden mi başlıyım ama ev çok kirli bence temizlikçi çağıralım bende uyurum biraz falan diyorum hala yüzsüz yüzsüz.
İkinci Bayılma
Bu bayılmam da bu yaz Bodrum'da Alper'le tatildeyken başıma geldi. Bir gece evvel içebildiğin kadar iç şeklinde biz yine votkaları lıkır lıkır içerken, her şey iyi güzel hoştu, çokta keyifliydim, çalan şarkılara eşlik ediyordum, arada bir Alper'in yanağını, göbişini mıncıklıyordum zaten çıkmaya başladığımızdan beri böyle yerlere toplasan 15 kere falan gitmişizdir, o da şunun doğumgünü bunun doğumgünü şeklinde.
Neyse sonra ben daha az içtim diye arabayı ben kullanıyorum, ilk defa Bodrum yollarında, ışıksız mışıksız uçurum kenarından gidiyorum, 30 km hızla falan neyse biz eve ulaşıyoruz sağ sağlim, orda da bir iki bir şey daha içip yatıyoruz. Zamanda geçmiş, başlamış tabi alkol etkisine göstermeye, yatak öyle böyle sallanıyor ki diyorum düşebilirim her an yataktan.
Sabahın köründe Alper dürtmeye başladı beni, hadi uyan falan diye, diyorum git başımdan deli misin nesin topu topu üç dört saattir uyuyoruz, ben zaten çok kötüyüm, ayağa bile kalkamam diyorum, gelmiş beni öpmeye falan çalışıyor, dedim sen nasıl bir manyaksın ağzına kusarım bırak beni git televizyon falan izle, neyse bu söylene söylene kalktı, ben biraz daha kestirdim, ama gözümü açamıyorum, nasıl bir bulantı o anlatılmaz yaşanır ve dayak yemiş gibiyim, bütün etlerim ağrıyor, kaslarım titriyor, hayatımda kendimi bu kadar kötü hissetmemiştim.
Sonra ben başladım öğürmeye, kusuyormuşum gibi öğürüyorum mosmor oldum, yok ama midem bomboş sadece öğürüyorum, Alper kusuyorum sandı koştu poşet getirdi, baktım kusmuyorum falan bu iyice telaşlandı sanırım biraz da utandı, dönüyor başımda, sonra ben yine sızmışım.
Uyandığımda yarım saat daha geçmişti, dedim olmayacak böyle, sonunda kalkacağım yataktan,
bir duş alıyım rahatlarım, sürüne sürüne gittim duşa, açtım duşu Hallelujah! başladı gözlerim kararmaya, tutunmaya çalışıyorum yok tutmuyo ellerim, ve ben yapıştım yine yere. Alper bir ses duymuş ama üst kattan geliyor sanmış, pekte akıllı değil benim sevgilim, televizyona bakmaya devam etmiş zaten televizyon izlemeye başladığında, hipnoz altında olduğunu düşünüyorum, o ne konsantrasyon kardeşim, hayatı boyunca bir kere bile bana öyle bakıp, dinlemedi yemin ederim. Neyse..
Ben bir on dk sonra kendime geldim, tabi toparlanıp çıkamadım bir on dk daha çünkü çok kötü ayağımı burkmuşum, ayağım şişti, kolum kenardaki fayans tarafından incelikle kesilmiş, bide dizlerimde sıyrıklar var onlar da feci acıyor, ayağımın üstüne basamıyorum, açtım kapıyı Alper gördü o halimi, noldu düştün mü falan dedi kucakladı yatağa götürdü beni.
Ayağım davul gibi şişti, adam gibi ayakkabı giyemedim, bütün dizlerim mosmor oldu, kolumu da sardık falan ben böyle savaş gazisi gibi gezdim sonra, geri kalan günlerimizde de bir yudum bile alkol ağzıma almadım tabi.
Mahkemeye verecektim aslında Bodrumdaki Bayılma Vol. 2'den sonra, kağıtta da şiddetli geçimsizlik ve fiziksel şiddet diyecektim tek celsede boşanırdık alkolle ben ama yapamadım, cesaret edemedim, ona ihtiyacım olursa bir gün yanıma gelmez diye korktum. Şimdi iki üç ayda bir görüşüyoruz, bazen ayda bir iki gibi şaşırtıcı bir rakamla bile karşılaşıyoruz. Ben sipariş ediyorum ay pardon arıyorum işte, o geliyor, gece aniden bitiveriyor ve sabah yerlerde süründürüyor. Her acı veren, beni üzen şey gibi ondan da vazgeçemiyorum, gelmiş geçmiş bütün sevgililerimden farklı değil kendisi..
Bu yazımı da küçükken söylemeyi en çok sevdiğim çocuk şarkısını değiştirerek kapatıyorum.
Küçük Alkol Küçük Alkol Yine Gel Yine Gel
Not: Şarkının orijinal halini de hemen kopyalıyorum, sanırım hala sarhoşum ve abuk subuk şeylerle uğraşıyorum.
Dün küçük bir kuş ağaca kondu
Ne güzel, ne güzel ötüyordu
Gittim evden yem getirdim
Yemini yiyince uçtu gitti
Küçük kuş, küçük kuş,
Yine gel yine gel
Gel minik kuş, yine gel