Şimdi düşünün bir küpe arkası var. Bir yatakta. Bir erkeğin yatağında.
Bir kız var. Sevgilisini görmek için sabahın köründe kalkıp uzaklara giden.
Bir ev var, deniz kenarında.
Bu evde, bir kız yere düşen bir şeyin sesiyle irkiliyor. Bakıyor bir tane küpe arkası.
Kız küpe takmayı sevmez, hiç takmaz hatta kulağında delikleri bile kapanmış.
Hiçbir şey yapmıyor,sadece gülüyor kız bunun üstüne...
Erkek saatlerce yeminler eder, kız saatlerce tamam der, erkek aklında böyle saçma bir şeyin kalmasını istemiyorum der.
Kız inanır mı, sanırım hayır. Sadece gitmeden evvel son görüşmemiz der, hep yalan söylerken olduğu gibi sinirlenip haklı çıkmaya çalışmadığını görür, belki annesinin ya da ablasınındır söylediği gibi diye düşünür.
Bilmiyorum senelerdir bir yalancıyla mı birlikteyim. Kafamı kurcalaması mı gerekir? Paltomu alıp ilk otobüse binip gitmemekle büyük bir hata mı ettim? Ben bir salak mıyım? Belki sadece saçma bir yanlış anlaşılma.
Keşke biri olsa, gidip sorsan sana gerçeği söylese. Böylece nasıl bir yalanda yaşıyoruz anlasak.
Bir küpe arkası, miniminnacık bir şey, belki bir kızındı, beni tanımayan bir kız, benim tanımadığım bir kız.
Şimdi nerededir? Kaybettiği küpe arkasını arıyor mudur?