31 Ocak 2011 Pazartesi

Paranoya

Göğüsle eski sevgilimin ilişkisi olduğunu düşünüyorum. Ve ilk böyle bir şey düşündüğümde sinirlendim ama sonra farkettim. Ben bir şey hissetmiyorum bile. Ne yaparlarsa yapsınlar, kim kimle olmak istiyorsa olsun. Beni ilgilendirmez, umurumda olmaz. İnsanlara değer vermeyi bıraktım çünkü.

------------------------------

Alper beni aldattı, bir küpe arkası mıydı sadece bütün olay bilmiyorum. Ama beynimde konuşmamızı yüz kere falan çevirdim ve beni rahatsız eden kısımları var.

-----------------------------

Bir şeylerden çok sıkıldım. İkiyüzlülükten, dedikodulardan... Sussa, yalan söylemeyi bıraksa... Bazen düşünüyorum, ben sustukça anlayacak diyorum, kimsenin anladığı yok. Bazen sessiz sakin olmamı sevmiyorum. Çirkeflerin iş yaptığı bir dünyadayız.

26 Ocak 2011 Çarşamba

Küpe Arkası

Şimdi düşünün bir küpe arkası var. Bir yatakta. Bir erkeğin yatağında.

Bir kız var. Sevgilisini görmek için sabahın köründe kalkıp uzaklara giden.

Bir ev var, deniz kenarında.

Bu evde, bir kız yere düşen bir şeyin sesiyle irkiliyor. Bakıyor bir tane küpe arkası.

Kız küpe takmayı sevmez, hiç takmaz hatta kulağında delikleri bile kapanmış.

Hiçbir şey yapmıyor,sadece gülüyor kız bunun üstüne...

Erkek saatlerce yeminler eder, kız saatlerce tamam der, erkek aklında böyle saçma bir şeyin kalmasını istemiyorum der.

Kız inanır mı, sanırım hayır. Sadece gitmeden evvel son görüşmemiz der, hep yalan söylerken olduğu gibi sinirlenip haklı çıkmaya çalışmadığını görür, belki annesinin ya da ablasınındır söylediği gibi diye düşünür.

Bilmiyorum senelerdir bir yalancıyla mı birlikteyim. Kafamı kurcalaması mı gerekir? Paltomu alıp ilk otobüse binip gitmemekle büyük bir hata mı ettim? Ben bir salak mıyım? Belki sadece saçma bir yanlış anlaşılma.

Keşke biri olsa, gidip sorsan sana gerçeği söylese. Böylece nasıl bir yalanda yaşıyoruz anlasak.

Bir küpe arkası, miniminnacık bir şey, belki bir kızındı, beni tanımayan bir kız, benim tanımadığım bir kız.

Şimdi nerededir? Kaybettiği küpe arkasını arıyor mudur?




23 Ocak 2011 Pazar

Mola!

Her şeye mola verdim, yazmaya, ağlamaya, ders çalışmaya, arkadaşlarımla ilgilenmeye, sevgilim için üzülmeye, mutlu olmaya. Bu arada doğum günüm geçti, yılbaşı geçti, annemin doğum günü geçti, koca bir dönemim geçti gitti.

Kollarımı sonuna kadar açarak başarısızlığımı kucakladım, bağrıma bastım. İki tane dersten kalarak, sandığım gibi zeki olmadığımı gördüm. Yıllardır benim için söylenen tembel ama zeki de koca bir yalanmış ya da yeteri kadar tembel değilmişim bilemiyorum.

Alper bu hafta başka bir ülkeye doğru depar atacak ve ben çılgın hayatıma kaldığım yerden devam edebilirim, derin kederlerimle yatakta kıvrılabilir, çılgınca onu özleyebilir, kimseyle konuşmayabilir, derslere gitmeyebilir ve hayatın onsuz ne kadar anlamsız olduğuyla ilgili bütün dünyayı hemfikir yapmaya çalışabilir, kampanyalar yürütebilirim.

Sonra kocaman F'ler üstüme üstüme gelir, telefonlarım hiç çalmaz ve koca bir ampul çakar, böylece anlayabilirim. Gerizekalıyım ve tedaviye ihtiyacım var. Yapacak o kadar çok şeyim, sürüyle ailem kadar sevdiğim arkadaşlarım, boktan ama bir şekilde giden bir ilişkim varken artık iki kişilik koca yatağımdan çıkmam gerek sanırım.