19 Temmuz 2010 Pazartesi

Bu Böyle Bir Şey!

Biraz evvel sevgilimle saçma bir kavga etmiş bulunmaktayız. Şuan aslında güzel research paperımı yazıp yollamam gerekirken birilerine bunu anlatmazsam sakinleşemeyeceğimi düşündüm ve en sonunda blog açmaya karar verdim. Oradan bakınca biraz saçma gözüküyor ama bu şekilde rahatlayabileceğim çünkü yaklaşık bir sene evvel kavgaları ve benzeri şeyleri anlatmama gibi bir karar aldım çevreme,aileme,yakın arkadaşlarıma,ev arkadaşlarıma. Çünkü birkaç hafta sonra senin sevgilini de biliyoruz gibi cümleler işittim ve bunun böyle gitmeyeceğine karar verdim.
Her neyse, kavga diyordum. Şimdi biz tatile gidiceğiz ve bunu ayarladık ama ben tatilden evvel biraz forma girmek istiyorum. Bir sene boyunca düzenli yemek yemeyip kola içip cips yediysen eğer selülitlerinin topuklarına kadar inmiş olma ihtimali var ki bu aynen benim başıma geldi. Bir haftadır asprinli yağlarla bacaklarıma masaj yapıp, streçleyip, pilates yapıyorum ve 1 hafta içinde bütün selülitlerimden kurtulabiliceğimi umut ediyorum. Şuan gözle görülür bir sonuç yok ve ben birde bunun yanında okulumuzun spor salonuna gitmek istiyorum. Ve her şey burda başladı. Sevgili Issız Adam Olmaya Çalışan Ama Hayatı Boyunca Olamayacak Olan Sevgili (Evet bu onun adı kısaca ona Alper de diyebiliriz.) spor salonuna gitmemi istemiyor. Sebepleri ise kıskançlık, gerzeklik, başkasının hayatını kontrol etme arzusu, saçma egosu. Yani gözle görülür hiçbir sebebi yok. Gitmek istiyorum gitmeyeceksin kavgamızın bilançosu ise çok ağır oldu : bir ağır yaralı ve bu kişi de benim. Alper kozlarını ağır oynadı ve tatile falan da gitmiyorum diyerek noktayı koydu birkaç güzelce süslenmiş küfür eşliğinde. Ve ben şuan Ankara'daki masamda oturup düşünüyorum. Bu çocukla çıkacak kadar nasıl salaklaşabildim? Onu geçtim hadi yaptık bir hata bir buçuk senedir bu büyük hatayı nasıl sürdürebildim ve inatla sürdürmeye devam ediyorum? En acı soru şu ki bu salağa nasıl deliler gibi aşık olabildim? Evet bu üç soru şuan kafamın içinde birbirini delice kovalıyor, birbirlerine tekme atıp duruyor, bağırıp çağırıp birbirlerinin yüzüne tükürüyorlar. Ben mi ne yapıyorum? Gözüm telefonda attığım dokuz mesaj uzunluğundaki manzumeye cevap yazar diye bekliyorum. Salak mıyım? Sonuna kadar. Akıllanacak mıyım? Okuyup öğreneceğiz.